Yaklaşık 10 yıl önce büyük bir holdingin Yönetim Kurulu Başkan Vekili ile çalışmıştım. 70’lerindeydi. Dünya tatlısı, keyifli enerjisi olan ama yine de mesafenin kısalmasından çekinen biriydi. Yıllarca önemli başarılar elde etmiş ama kızağa çekilmiş ve sembolik bir pozisyonda gibi hissediyordu. Belirli yaşlardan sonra tüm o ihtişamlı alkışlar ve başarılardan sonra köşeye çekilmek pek kolay değildir. Aslında buna gerek de yoktur.
Bana gençlere mentorluk yapmak istediğini söylemişti. Ben de ona “Gençlerin Google’da bulamayacağı ne verebilirsiniz?” demiştim. Daha ilk görüşmede sözüm sert gelse de dikkatini çekmişti. Bana cevabı “Bilmiyorum.” olmuştu.
“Sezgilerinizi aktarabilirsiniz.” demiştim. Sezgileri hiç de öyle kollektif bilinçten ya da gayb aleminden gelen bir şey olarak görmem. Bana göre onlar sadece eğitimli tecrübeden süzülen öngörülerdir. Yani yıllarca bir şeyleri yaptıysanız özel bir sezgisellik gelişir. Çok tecrübeli bir doktor, hastayı gelişinden tanır ya da çok bilge bir öğretmen düşünmeden ne söyleyeceğini bilir. Bu sezgilere ulaşmanın yolu da bence onlara izin vermektir.
Zaman acımasız gibi görünse de bence dünyanın en güzel hediyelerine sahip. Bugün zaman X kuşağının dönemine göre çok daha hızlı akıyor. Biyolojik ya da bedensel olarak Bugünün 40’ları, eskilerin 30’ları gibi görünse de zihinleri bence geçmişte yaşayanlardan çok daha tecrübeli. 40 yılda radyo teknolojisinden televizyona geçmiş insanlar; 5 yılda blackbery’den I-Phone’a geçmiş insanlar gibi değiller. Şimdinin 40’ları geçmişten çok daha fazla yaşanmışlığa sahip gibi geliyor bana. Çok şey gördüler, çok haber okudular, çok instagram gezdiler. Dijitalliğin geliştirmiş olduğu kollektif zekayı çok daha fazla içlerine çektiler.
40 yaşın üstündekilerde bu nedenle önemli bir yorgunluk görüyorum. Daha tamamlanmış ama daha az motive bir durumdalar. Yaşam enerjileri her gün azalıyor gibi…
Psikolojinin ünlü gelişimcisi Erik Erikson’un psikososyal gelişim evrelerinde yer alan ve 30-65 yaş arasını temsil eden 7. Seviye orta yaş olarak adlandırılır ve iki uç arasından birine doğru yöneldiğimizi söyler. Bunlardan ilki Üretkenlik diğer ise Durgunluktur. Sahiplenilmesi gereken erdem “Başkaları İçin Şefkat (Care)”tir. Yani bu yaşta olan insanların kendilerinden daha gerideki gelişim aşamalarında olan insanlara rehberlik etmeleri ve onlara bir çeşit mentorluk yapmaları beklenir. Bunu yapanlar ve toplumun daha yeni üyelerine destek verenler çok daha tatmin dolu ve motive olarak hayatlarını sürdürebilirler.
Eğer bu aşamalardaysanız ve motivasyonunuzu iyice kaybettiğinize inanıyorsanız çocuklara, gençlere, yeni işe başlayanlara, genç liderlere ulaşmaya çalışın. İlk görüşmelerde bile kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz.
Onlara mentorluk ya da koçluk yapmanızdan bahsediyorum. Bunu yaparken özel olarak dikkat etmenizi istediğim bir şey var. Kimse sizden tavsiye istemediği sürece tavsiye vermeyin. Kimse tavsiye ve nasihat verenlerden hoşlanmaz. Bu durum sadece egonuzu beslemek içinmiş gibi görünür. Mutlaka eğitim alın, bunu çok iyi yapan Uluslararası Koçluk Federasyonu’na bağlı ve memnun edici yapılar var. Eğitim konusunu lütfen küçümsemeyin, özel yetkinlikleri kazanmak için biraz çabaya ihtiyacınız var ve bu çaba bile kendi başına mutluluk verici…
Bugüne kadar hem şirketlerle hem de bireylerle yüzlerce kere çalıştım ve eğitim alanların her biri o günü hayatlarının en önemli kazanımlarından biri gibi gördüler. İddialı konuşmayı sevmesem de bu hayatta en çok iddia edeceğim şeylerden biri koçluğun dilinin her durumda insan hayatını değiştirdiğidir. Hem sizin hem de koçluk ya da mentorluk yaptığınız insanların hayatını değiştirme konusunda ne kadar etkili olduğuna şaşırırsınız.
Umarım yeniden güçlü bir katkı için heyecanlanır ve bilgeliğinizi sizden sonra gelenlerle paylaşırsınız. Unutmayın “Bir toplum, yaşlı adamların gölgesinde asla oturamayacaklarını bildikleri ağaçları dikmeye başladığında gelişir.” (Bir Yunan Atasözü)
Dr. Umut Kisa
Hemen sizi arayalım!