“Duygularımız hakkında konuşabildiğimiz zaman, daha az rahatsız edici ve daha az korkutucu hale gelecekler.” – Fred Rogers
Şu anda bu dünya üzerinde yaşayan bir insansanız, bir pandemi sırasında yaşamanın belirsizliğini ve kaygısını muhtemelen hissediyorsunuzdur. Bu hayatımızda daha önce şahit olduğumuz bir şey değil. Bu yüzden her adım yeni bir adım, sonunu bilmiyoruz ve önümüzü göremiyoruz.
Herkes bu süreçle kendi yollarını kullanarak başa çıkıyor. Bazı kişiler şu anda korkulu ve endişeli. Bazıları olumlu taraftan bakmak için ısrarcı. Bazıları inkar ediyor, bazıları ise duygusal etkileri uzun bir süre sonra hissedecek. Belki de bunların hepsini aynı anda yaşıyoruz.
Bunların hepsi normal.
Duygularımızı hissetmemizin doğru ya da yanlış bir yolu yok. Herkes kendi başa çıkma yollarına dayanarak elinden gelenin en iyisini yapıyor.
Bu süreçte insanlara yardım etmek için onların duygularından konuşmaya özen gösterdim. Hatta yeri geldi, onların duygularının sorumluluğunu üstlenerek kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamaya çalıştım. Aslında, kendimi daha iyi hissetmek için onların daha iyi hissetmesini sağladım.
Bu benim stres tepkimdi. Bir odadaki enerjiyi alıp iyileştirmeye çalıştım. Ancak bir süre sonra bu yüksek empati ile nasıl hayatta kalacağımdan emin olamamaya başladım.
Bunun bana ve ilişkilerime verdiği zamanı fark ettim. Öfkeden korktuğum zaman, insanların kızmasını önlemek için çok dikkatli olmaya çalıştım. Birinin kaygılı olduğunu öğrendiğimde, onu rahatlatmak için elimden geleni ardıma koymamalıydım.
Ancak;
İnsanların öfkeli olmaya hakları var.
Herkes endişeli hissetme hakkına sahip.
İnsanların hayata nasıl tepki verdiğini yargılamak benim işim değil.
Benim tek işim, onların acılarına ve kendi acıma karşı şefkatli bir tanık olmak.
Bu benim için öğrenmesi zor bir ders oldu. Ancak bu salgın sırasında yüksek empatiye sahip bir insan olduğum için yine de çok minnettarım.
Eğer siz de kendinizi başkalarının duygusal enerjisiyle tükenme noktasına getirdiyseniz, bu yazıyı okumaya devam edin. Zira üstlendiğiniz duygular, kronik sağlık sorunlarına bile sebep olabilir.
Empatisi yüksek bir insan olarak yaşamak, açık bir okyanusta, küçücük bir sandalın üstündeymişsiniz gibi hissettirebilir. Bu korkunç bir duygudur. Kendimizi biraz nefes alabilmek için mücadele ederken buluruz.
Diğer insanların nasıl daha kolay yaşadıklarını, fırtınaları geride bırakıp daha sakin sulara nasıl gittiklerini merak ederiz. Ta ki kendimizi olduğumuz gibi kabul edene kadar. Verimli, tercih edilen kürek çekme becerilerini öğrenmek zorunda kalmamız da bu noktada olur. Sonra rüzgar kesilir, fırtına diner. Saçlarımızdaki esintiyi hissedebilir, okyanus kokusunu içimize çekebilir, dudaklarımızdaki deniz tuzunu tadabiliriz.
Yüksek empati sahibi bir insan olarak yaşamak cehennem olabilir. Ya da derinden duyusal, paha biçilemez bir deneyim olabilir.
Ben bu sırrı çözmeden önce, can yeleği olmadan bindiğim bir filikada gibiydim. Aşağı doğru hızla iniyordum.
Sonra “Empatin yüksek mi?” benzeri bir teste rastladım. Meraktan çözdüm ve %100 sonuç aldım. Başka bir test daha çözdüm. Sonuç aynıydı: %100 duygusal empati.
Yirmi yılı aşkın süredir danışmanlık alanında olmama rağmen “empati” teriminin ne anlama geldiğini öğrenmek için hiç çaba harcamamıştım.
Şimdi neden gereğinden fazla düşünme eylemini, kendimi korumanın bir yolu olarak kullandığımı biliyorum. Neden çoğu zaman yalnız olmayı tercih ettiğimi anlıyorum. Neden insanlarla olmayı boğucu bulduğumu, neden onların duygularını bu denli üstlendiğimi görüyorum. Kendimi herkesten sorumlu hissettim ve kendimi iyi hissetmek için önce başkalarının iyi hissetmesini sağlamaya çalıştım. Başkaları için hep çok endişelendim. Artık nedenini biliyorum.
Kendimi hayatımın kodunu bulmuşum gibi hissettim.
Artık neler olduğunu anlayabilirdim ve etrafıma net sınırlar koyabilirdim. Yeni araçlara ihtiyacım yoktu. Değişmem gerekmiyordu. Sadece olduğum kişiyi dikkatle korumam gerekiyordu.
Dünyanın oldukça bunaltıcı hissettirdiği bu dönemde, sinir sisteminizin strese karşı tepkisini daha iyi anlamak için zaman ayırın:
- Endişeli olduğunuzda dikkat edin. Endişeyi vücudunuzun neresinde hissediyorsunuz?
- Nerede, kiminle olduğunuza ve ne yaptığınıza dikkat edin.
- Derin nefes alıp verin, her nefesinizde şefkat hissettiğinizi hayal edin.
- Birlikte olduğunu kişi endişeli ise orada kalabilir ve nefes alabilir misiniz? Eğer cevabınız hayırsa biraz ara verin ve önce kendiniz için merhamet bulun.
- Ne tükettiğinize dikkat edin. Haberler, şiddet vb. öğeleri azaltın ve çok fazla doğa molası verin.
Kendi sağlığınızı ve refahınızı her şeyin üstünde tutmayı öğrendiğinizde, kendinize zor bir dünyada yaşamak için yumuşak bir alan sağlarsınız. Ve böylece başkalarına daha fazla merhamet sunabilirsiniz.