“Bazen kapkaranlık bir yerde olduğunuzda toprağın altına gömüldüğünüzü düşünürsünüz, ancak aslında bir çiçek gibi toprağa ekilmişsinizdir.” – Christine Caine
“Kişisel gelişim” ifadesi pek çoğumuza doğumumuzdan beri içimizde olan beklentileri, korkuları ve utançları geri çekmek gibi gelebilir. Halbuki bu katmanların altında en gerçek doğamız yatıyor. Ben, bu dünyadaki varlığımın amacını, olabildiğince gerçekleşmiş benliğime yaklaşmak olarak görüyorum.
Uyum içinde yaşamayı öğrenmek, derinlemesine rahatsız edici olabilir. Bu sürece yüzlerce büyüme ağrısı eşlik eder. Artık bize hizmet etmeyen, ham ve açıkta kalan derilerimizi dökeriz.
Yıllar boyunca bağımlılık kalıplarımı kırmak ve iç benliğime ulaşmak için çalıştım. Bu yeni bölge tamamen keşfedilmemişti ve bununla birlikte yepyeni kaygı, korku ve aşırı duyarlılık nöbetleri yaşadım.
Bu hoş olmayan duyguların, yanlış bir şeyler yapıyor olduğumun işaretleri olduğundan endişelendim. Bu da içimde yaşadığım rahatsızlıkları artırdı.
Uyum içinde yaşamak, ilk baştan itibaren zor. Kolaylaşmadan önce de bir hayli zorlaşıyor. Bu süreçte içgüdülerinize güvenmenize ve devam etmenize yardımcı olacak bazı ipuçları aşağıda.
1. Sevgililer, arkadaşlar ve tanıdıklardan ayrılmak normaldir.
Uyum içinde yaşamak, herkes için farklı görünüyor. Bu benim için büyük ölçüde alkol tüketimini bırakmak, kariyer değiştirmek ve zamanım, mekanım ve bedenim etrafında daha sıkı sınırlar koymaktı. Fark ettiğim ilk şey, bazı ilişkilerimin artık boş veya düpedüz yanlış hissettirdiğiydi.
Yolculuğumun en önemli kısımlarından biri, artık bana hizmet etmeyen ilişkileri bırakmaktı. Bu, birkaç ay içerisinde dört ila beş arkadaşımdan “ayrılmak” anlamına geliyordu. İlk başta bana oldukça yalnız ve suçlu hissettirdi.
Şimdi, insanları hoşnut etmek, yükümlülük ve suçluluk temelinde kurulan ilişkiler hayatımın bir parçası değil. Bu “ayrılıklar” besleyici ilişkilere yer açtı. Bunları oluştururken sabırlı olun.
2. Suçluluk hissetmek normaldir.
Uyum içinde yaşamak benim için insanları memnun etmeye çalışmaktan vazgeçmek anlamına geliyordu. Artık insanların herhangi bir durumda birlikte ilerlemek için güveneceği kişi ben değildim. Konuştum ve sınırlar koydum. İhtiyaç duyduğumda planları iptal ettim ve ilişkilerim için pazarlık gerektirmeyen beklentiler belirledim.
Başka bir deyişle, artık insanların duygularını kendi duygularımın önüne koymaktan vazgeçtim.
Kendi ihtiyaçlarınızı ilk sıraya koymaya alışkın değilseniz, bunu yapmak bir suçluluk çığına neden olabilir. Kendinizi aşırı derecede bencil hissedebilirsiniz. Kötü bir arkadaş, anne, iş arkadaşı olup olmadığınızı merak edebilirsiniz.
Uyum içinde yaşamanın erken aşamasında suçluluk duymak tamamen normaldir. Bunu anlamak, tepki göstermek yerine fark etmenize ve kabul etmenize yardımcı olur.
Güvenilir arkadaşlarınızla, bir koçla veya bir terapistle konuşun. Suçluluğun vücudunuza nasıl hissettirdiğini öğrenin. Bu konuda günlüğünüze yazın. Zamanla, kendi ihtiyaçlarınızı karşılamak isteyen benliğinizin çağrısını hissedeceksiniz.
3. Aşırı duyarlı hissetmek ve/veya daha fazla yalnız kalmaya ihtiyaç duymak normaldir.
Duygularıma, duygularıma ve ihtiyaçlarıma güvenmek bir barajı yıkmak gibiydi. Öfkemin farkına vararak bazı ilişkilerimin ne kadar acı verici olduğunu anlamaya başladım. Hangi mekanın bana kötü hissettirdiğini fark ettim. Vücudumun farkında olarak ne zaman daha fazla uykuya ve ne zaman daha farklı bir beslenme planına ihtiyacım olduğunu anlamaya başladım.
Bu hassasiyetlerimin bir sonucu olarak, kendime daha fazla uyku, daha fazla meditasyon ve daha fazla günlük tutma zamanı yaratmak için daha fazla yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu gördüm. İlk başta bu beni şaşırttı. İçsel benliğimle uyum içinde yaşamanın, daha az şeye ihtiyacım olduğunu göstereceğini düşünmüştüm. Ama artık kendim için daha fazla zamana ve alana ihtiyacım vardı.
İnsanların “aşırı duyarlılık” olarak tanımladığı şeyin aslında “duyarlılık” olabileceğini ve tamamen normal bir reaksiyon olduğunu unutmayın. Belki ilk defa duygularınızın ihtiyaçlarına yer veriyorsunuz.
Artık kilit altında olmadıklarında, kaç duyguya sahip olduğunuza veya ne kadar güçlü bir şekilde ortaya çıktıklarına şaşırabilirsiniz.
4. Bir sınır belirledikten veya zor bir gerçeği söyledikten sonra korkmak normaldir.
İçkiyi bırakma kararı verdikten bir süre sonra, ev arkadaşım ne kadar sıkıcı olduğum hakkında kaba bir yorum yaptı. Onu azarlamak yerine yüzüne baktım ve “Bu çok uygunsuz bir sözdü, bunu takdir etmiyorum” dedim.
Hayatımda hiç bu kadar güvenli hissetmemiştim. Dürüst ve güçlü hissediyordum. Yatak odama doğru büyük bir güvenle yürüdüm. Beş dakika sonra tamamen çılgına dönmüştüm. İçeri gitmek istiyor, sözümü geri almak ve ne kadar kaba olduğumu belirtme ihtiyacı ile yanıp tutuşuyordum.
Çılgınca salona gittim ve “Çok üzgünüm, lütfen affet beni” gibi bir şeyler söyledim. Özrümü kabul etti. Ancak bu sefer odama döndüğümde tamamen hayal kırıklığı içerisindeydim.
Bir sınırı belirledikten sonra korkmak ve çıldırmak tamamen normaldir. Gerçek duygularınızı ifade ettiğiniz zaman cezalandırıldığınız veya ihmal edildiğiniz bir ortamda büyüdüyseniz, dürüst ifade sanatını öğrenmek radikal bir eylemdir.
Yetişkinlikte, kalbiniz, zihniniz ve sinir sisteminiz zor duyguları nasıl işleyeceğinizi, tutacağınızı ve ifade edeceğinizi öğreniyor. Bu sürece, özellikle misilleme yapılması korkusu ya da terk edilme korkusu eşlik edebilir.
Unutmayın: basit bir sınır koyma eylemi, muazzam bir duygusal kargaşa gibi hissettirebilir. Az önce ciddi bir duygusal iş yaptınız. Zorlu bir sınır belirledikten sonra, o anlarda kendinize şefkat gösterin, dinlenmek ve iyileşmek için kendinize izin verin. Zamanla, kendinizi ifade etme kasınız güçlenecektir.
5. Daha önce değinilmemiş travmalar yaşamak normaldir.
Benliğimle uyum içinde yaşamadığım zaman çok fazla içer, çok fazla uyurdum. Geriye dönüp baktığımda, bunların acı verici gerçekliğimden kaçmak için kullandığım mekanizmalar olduğunu fark ettim. Uyum içinde yaşamaya başladığımda, acımı uyuşturmak için kullandığım araçların da acı verici olduğunu fark ettim.
Vücudum ve kalbim, zorlandığım şeylerin izlerini taşıyordu. Uyum içinde yaşamak, derinde gömülü ağrıları ve travmaları canlandırmak anlamına geliyordu. İyileşme döneminde beklemediğim tetiklenmeler, panik ataklar ve aşırı duyarlılıklar yaşadım. İlk başta, eskisinden daha kötü hissettim. Dedikleri gibi; günün en karanlık anı, şafak sökmeden tam öncesidir.
Kendinizi daha önce hiç değinilmemiş bir travma durumunda hissederseniz, eşinizden, arkadaşlarınızdan ya da bir terapistten destek isteyin. Bu, bütünlüğe giden yolculuğunuzun bir parçasıdır.
6. Öfkelenmek normaldir.
Yıllarca başkalarının rahatı için kendimi küçülttüm. Sesimi sakladım. Daha azıyla yetindim. Dengesiz ilişkiler yaşadım.
Uyum içinde yaşamaya başladığımda, yıllar boyunca yaşamış olduklarımı yeni gözlerle görmeye başladım. Küskün hissettim ve öfkelendim. Benden yararlanan kişilere karşı çok sinirliydim. Kafesten serbest kalan bir hayvan gibiydim.
İşte o öfke kutsaldı. En içteki benliğimin haklı öfkesiydi. Zamanla, bunu hissetmek ve ifade etmek beni dengeye götürdü.
Öfkenizi onurlandırın. Sizi yok etmeyecek. Kızgınlığınıza ne kadar aşina olursanız, onu gelecekte sınır belirlemek için bir tabela olarak o kadar çok kullanabilirsiniz.
7. Hayallerinizin hızla değişmesi normaldir.
En içteki benliğimizle temasa geçtiğimizde, başkalarının bizim için sahip olduğu parlak hayaller çekiciliğini kaybeder. İçsel arzularımız çok önemlidir.
Bu durum teoride harika görünebilir. Ama başınıza geldiğince gerçek bir kimlik krizi yaşayabilirsiniz. Saatlerinizi ve servetinizi yatırdığınız eğitimleriniz ile kariyer planınız size bir anda bomboş hissettirebilir.
İç benliğimizle temas içinde olmadığımızda, kimlik duygusu hissetmek için büyük rollere ve ödüllere ihtiyaç duyarız. Uyum içinde yaşamaya başladığımızda, bu dış ödüller daha az önemli olmaya başlar. Bazen, onları gerçekten hiç istemediğimizi fark ederiz.
Hayallerinizin, arzularınızın, kariyerinizin veya değerlerinizin hızla değişmesi normaldir. Çalışma isteğiniz aniden sönüyor, sıkıcı veya bomboş hissettiriyorsa normaldir. Aniden girişiminizi bırakma veya iş planınıza geri dönme ihtiyacı hissediyorsanız normaldir.
Fevri davranmıyorsunuz, hiçbir şeyi boşa harcamıyorsunuz. Siz deli değilsiniz. Dış dünyanızı yeni keşfettiğiniz iç dünyanızla hizaya getiriyorsunuz. Bu bir kendini sevme ve kendine saygı duyma eylemidir.
Şu an tam olarak olmanız gereken yerdesiniz.
Devam edin. Bu korku, kaygı ve acı, doğal sürecinizin bir parçası. Kendinize merhamet gösterin. Ve diğer tarafa ulaştığınızda, aslında kim olduğunuzu mutlulukla izleyin.