Üstün Zekalı ve Yetenekli Çocukların Ailelerine İpuçları: Aynadaki siz !

Kitabını aldı, elindeki fincanı sehpaya bıraktı ve kaldığı yeri açıp okumaya devam etti.  Okudukça bulunduğu mekan yavaş yavaş silindi ve kitabın satırları arasındaki duygu dünyasına daldı. Duygularını anlatmakta ve anlamlandırmakta güçlük çektiği zamanlarda sıkıca sarıldığı bebek geldi aklına, adını Esma koymuştu. Kim bilir belki başkalarının Esma’sı olmak için seçmişti mesleğini, çocuk gelişimi ve psikoloji alanında okumuştu.

Dıt dıt.. dıt dıt…dıt dıt…

Elindeki kitabı bir kenara koydu ve çalan telefonunu açtı. Arkadaşı Zeynep sesinde belli belirsiz çaresizlik ile “Nasılsın? Umarım rahatsız etmedim” dedi. Arada bir sessizce ağladığının belirtisi olan ufak burun çekmelerle devam etti. Bilge’cim seninle paylaşmak ve danışmak istediklerim var.  Bilge tüm dikkati ile onu dinlediğini söyledi. Zeynep “Ah Bilge, çok sağ ol ya” diyerek devam etti. Konu oğlu Emre ile ilgiliydi.

Biliyorsun Emre’mi. Zaman zaman konuşmuştuk farklılıklarını seninle. Emre büyürken çevremden aldığım tepkileri de biliyorsun Bilge.  Ah neler duydum neler !“Sen bu çocuğu çok şımarttın !”, “Aman canım biz de çocuk yetiştirdik, o kadar da hassas olma !”, “Aaa olur mu canım öyle şey hayat gerçeği denilen bir şey var, alışmalı.. Bu kadar da hassas olmamalı !” “Şunu yapmalısın, bunu okutmalısın, şöyle davranmalısın !”

-meli, -malı’lar ile her kendime döndüğümde aklımda “Acaba ben yetersiz bir anne miyim?” sorusunu defalarca sordum kendime inan. Sana da dediğim gibi, “Ben bu işi beceremedim” diye düşündüğüm çok oldu Emre büyürken.

Öyle içim acıyordu ki evladım için Bilge.  “Ah kuzum ben beceremeyeceğim galiba, kıyamam sana ben… “ diye defalarca özür diliyordum içimden. Bu bir anne için nasıl da zor, bilirsin sen canım. Bir taraftan da içimden bir ses “Doğru yapıyorsun. Senden iyi onu tanıyan olabilir mi? Her çocuk farklı, benimki de böyle. Evet evet doğru yapıyorum. Ben onun hassasiyetleri gözetmezsem kim gözetecek. Hem beş parmağın beşi de bir değil ki canım, benim yavrum da böyle… Evet… Evet ben doğru yapıyorum!” diyordu.

Ve uzun bir zaman sarkaç gibi iki düşünce arasında gittim geldim. Ta ki Emre’nin öğretmeninin de yönlendirmesi ile zeka testi yapıp tanılanana kadar. EVET ÇOCUĞUMUN FARKLILIĞI ÜSTÜN ZEKA KATSAYISINDAN KAYNAKLANIYORDU. Ve ben de derin bir oh çektim. Tüm yaşananlar şimdi mana kazanmıştı.. Tüm olanları sindirmem de iki gün aldı ve daha yeni kendime geldim ve ilk iş seni aradım.

Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum Bilge’cim. Ne olur söyle, ben ne yapmalıyım? Bizi neler bekliyor?

Canım öncelikle sakin ol lütfen. Emre üç gün önce ne ise, şimdi de aynı çocuk. Bu sadece bir tespit ve Emre’nin diğer çocuklardan farklı olan bir durumu. Yani aynı boyu, kilosu, zevkleri, ilgi alanları gibi.

Zeynep’cim bilirsin metaforları ve benzetmeleri severim. Şöyle bir cümle ile başlayayım: “Üstün zekalı çocuklar ellerinde kocaman bir ayna ile doğar.”

Ne mi demek istiyorum? Başlayalım o zaman yavaş yavaş… Sen de sakin ol önce ve dikkatlice dinle. Elbette sonraki zamanlarda gene konuşuruz ama aklımdakileri sana anlatmaya başlayayım kısaca;

Tüm gelişim süreçlerinde etrafındakileri ve özellikle ebeveynlerini şaşırtır üstün zekalı çocuklar. Ailelerin çoğu bil(e)mezler kimi zaman çaresizliklerin diplerinde gezineceklerini, kimi zaman bir sabahın tatlı huzurunda bulacaklarını kendilerini…Yani, bazen dalga seslerindeki dinginliği yaşarken, bazen de şimşek olmadan patlayan gök gürültüsünün sesi ve şiddeti ile sarsılacak ve korkacaksın. Ve sonunda “kendini keşif sürecinde” bulacaksın kendini.  Bu üstün zekalı çocuğu olan her aile için geçerli. Ya bulacaksın ve keşfedeceksin kendini, ya da aynaya sırtını döneceksin!

Bak canım arkadaşım, Emre üstün zekalı bir birey. Lütfen bu konu hakkında bol bol oku canım. Okurken her bilgiyi sorgula ve düşün, farklı kaynaklardan da araştır. Lütfen ve lütfen sezgilerini dinle.

Daha önceki konuşmalarımızdan da biliyorum ki, Emre mükemmeliyetçi bir çocuk. Onun bu özelliğinin onu sarsmasına ve yormasına izin vermeden, bu durumu lehine çevirmesini öğrenmen ve öğretmen lazım. Kolay değil ama inan zor da değil. Bu hayatı boyunca ona vereceğin direkt ve satır arası mesajlarda saklı olsun. Ve lütfen sen de biraz kendi mükemmeliyetçiliğin konusunda esne, çocuklar görerek öğrenirler ve model olmak çok önemli. Eşin Sinan da sana bu konuda destek olacaktır.

Başarısızlıkların onu yıkmasına izin verme. Emek ve süreç üzerine yoğunlaş ve övgünü yap. Hedefleri olmasına yardımcı ol, ama çok yüksek hedefler olmasın, daima B ve C planları da olsun ki, hayatta esnek olmayı da öğrensin.

Yaratıcılığını destekle canım, bu çok değerli. Var olan eğitim sistemi içinde tek tipleştirilmeye çalışılan çocuklar arasında bu özelliğini kaybetmesin lütfen. Doğa bu anlamda muazzam bir rehber. Doğanın yaratıcılık gücünden ve rahatlatıcı etkisinden yararlanın. Kaygı seviyeleri yüksek olan üstün potansiyelliler için doğanın sakinleştirici etkisini sana kelimelerle anlatamam.

Sanatsal faaliyetlerle tanışsın Emre, denesin bazı şeyleri. Sevdiği alan üzerine devam etsin. Ama lütfen eğitim alacağı kişilere de mükemmeliyetçilik özelliklerinden bahset ki, potansiyelini görüp başarı çıtasını birden yükseltmesinler. Sinan üniversitedeydi değil mi? Emre’yi alsın üniversitedeki farklı alanlardaki hocalar ile tanıştırsın. İnan çok zevk alır Emre. Zaten bitmek bilmeyen soruları olduğu kesin, sorsun araştırsın işte ne güzel…

Bir de merakını kaybetmesin, soruları bazen bunaltsa bile seni Zeynep’cim muhakkak zaman ayır sorularına ve bilmediğiniz konuları beraber araştırın. Sadece elektronik araştırmayla kalmamanı öneririm, çünkü kitabın ve bilginin yıllar içinde aktarımının tek yolunun arama motorları olmadığını da öğrensin. Eminim kitap okuyordur, ama kütüphanesi olsun ve hem ilgi alanlarında hem de klasikler olsun kütüphanesinde. Sanat iyileştiricidir, sanat kendini keşfin en keyifli yoludur.

Bak canım, bu çocuklar aynı zamanda sezgileri ve hayal güçleri çok yoğun olan bir gruptur. Lütfen anlattıkları hikayeleri, rüyaları, algıları ve hisleri dinle ve lütfen YARGILAMA ! Her çocuk temelde sevilmek, kabul görmek, değerli ve yeterli hissetmek ister. Lütfen unutma.

Unutma ki, bu yolculukta sen de kendini keşfedeceksin. Sınırlarını, asla olmaz dediklerini, yapabileceklerini, stresi ve öfkeyi nasıl yönettiğini, iletişimi daha iyi hale nasıl getireceğini öğreneceksin Ailen ve Emre’nin hayatındaki diğer yetişkinlerle kuracağın iletişimdeki “seni” öğreneceksin. Hassasiyetlerini, sorunları çözüm şeklini, sabretmeyi ve süreci yönetmeyi öğreneceksin.

Zeynep bak ! Emre genelde okul hayatında sıkılacak. Yaşıtlarından daha hızlı öğrendiği veya bildiklerinin tekrar edildiği sınıflarda bazen yerinde duramayacak, bazen sırasının altından kitap okuyacak, bazen hayallere dalacak, bazen çok soru soracak ve bazen değil sıklıkla sana anlaşılmadığını ve okulun hayallerindeki gibi olmadığını söyleyecek. Lütfen haklı olduğu konularda haklı olduğunu söyle Emre’ye ve durumu daha iyi hale getirmek için neler yapabileceğini ve senin nasıl yardımcı olabileceğini sor. Emin ol anlatacaktır sana. Gerektiğinde öğretmenlerinin karşısında Emre’yi savunmanın ve anlatmanın da saygısızlık olmadığını anlayacaksın zamanla. Ve herhangi biri ya da birileri rahat edecek diye, çocuğunu sözlü ya da kimyevi desteklerle frenleme ! Lütfen ve lütfen Emre’nin gideceği ve muhatap olacağı her uzmanın (hekim, öğretmen, dişçi ..)  üstün zekalı bireyler hakkında bilgi sahibi olmasını tercih et, ya da bu alanda öğrenmeye açık olma niyetinden emin ol. Bak canım, her meslek grubunda birbirinin tam tersi düşünceye sahip üstüne üstlük aynı eğitimi almış uzmanlar vardır. Hem okul, hem öğretmen hem de uzman seçimlerinde sezgilerini dinle ve Emre için en uygun olacak kişiye karar vermeye çalış. Bu anlamda lütfen çok iyi araştırma yap. Unutma, onun hayatı hakkında karar verecek tek kişiler sizlersiniz ! Sinan ve sen bu konuda lütfen ekstra duyarlı olun.

Bak canım onları “NORMALLEŞTİRMELİYİZ !!!” diyen eğitimciler ve okul yöneticileri ile karşılaşılacaksın. Farklı olandan korkan ve olağan düzeni değiştirmeyi göze alamayan anlayışsız kişiler olacaklar. Üstün zekanın normalleştirilmesi diye bir kavram yoktur, olamaz da! Bu ve benzeri kişilere anlatmak durumunda kalacaksın Emre’yi ve bazen de korumak adına uzaklaşman gerekecek bu ve benzeri fikirlerde olan kişilerden.

Emre’nin içinde olacağı eğitim kurumlarının akademik başarı kadar mutlu ve kendini gerçekleştiren bireyler yetiştirmeye özen gösteriyor olmasına çok dikkat et. Unutma ki, üstün zekâ akademik başarı demek değildir, ancak anlaşılan ve desteklenen bireyler kendilerine uygun öğrenme ortamları ile beraber harikalar yaratan yetişkinler olma yolunda adım adım gelişiyorlar. Farkları hayatın satır aralarında ve ancak satır aralarını anlamaya niyeti olanların anlayabildiği grup üstün zekalılar, bunu lütfen hep hatırla: “Anlamaya Niyet !” çok ama çok önemli…

Dinle Zeynep, duyulmayanı bile dinle. Üstün zekalı çocuk sahibi her aile gibi duyulmayanı duymak, söylenmeyeni anlamak konusunda ustalaşacaksın. Kendini her çıkmazda hissettiğinde pusulan yüreğin ve vicdanın olsun. Olan ve olmakta olanın amacı gerçekten çocuğum için mi, yoksa farklı bir nedeni var mı?

Emre zaman içinde farklılıklarını yönetmeyi öğrendikçe ve desteklenerek kendini gerçekleştirdikçe vermen gereken destek azalacak, emin ol !

Aslında kısaca onların ellerindeki aynayı büyüyene kadar bizler elimize almalı ve diğer kişilere onların adına biz tutmalıyız. Ta ki aynayı kendi ellerine alacak gücü kazanana kadar.

Umarım anlatabilmişimdir canım, elbette gene konuşuruz.  Söylediklerimi bir düşün, ve bir daha görüşene kadar kendine iyi bak lütfen.

Telefonu kapattıktan sonra her ikisinin de suratında tatlı bir gülümseme vardı ve ellerinde daha da sıkı kavradıkları aynaları…

Zeynep Emre’nin seslendiğini duydu, “Tamam anneciğim geliyorum, telefondaydım”.

Salona doğru ilerlerken, portmantodaki aynada kendi aksine baktı. Yaprak üzerinde çiğ tanelerinin tazeliği gibi hissetti kendini, tabi ki elindeki görünmeyen aynasıyla.

Dr. Uğur Zat

Üstün Zekalı ve Yetenekli Çocuklar Aile Eğitim Uzmanı



6 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir