Dijital Dikkat Dağıtıcıların Koçlar Üzerindeki Etkileri

Koçluk kariyerime başlamamın nedenlerinden biri daha özgür olmak ve tüm gün ofisteki bilgisayarımın başında oturmamaktı. Ancak kendi işimi yaptığım birkaç yıldan sonra ekranlara eskisinden çok daha fazla baktığımı fark ettim.

Zamanımın çoğunu bir ekrana bakarak geçiriyordum ve kendimi kurumsal dünyada çalıştığım zamana göre daha yorgun hissettim. Telefonumdaki uygulamaları kaç saat kullandığıma baktığımda, zamanımın neredeyse tamamını dijital dikkat dağıtıcılara harcadığımı gördüm.

Dikkat Dağıtıcılar Neden Sizin İçin Kötüdür?

Verimli bir gün geçirmek üzere bilgisayarınızın başına oturduğunuzu, ancak gün sona erdikten sonra bütün gün hiçbir şey yapmadığınızı fark ettiğiniz oldu mu? Bütün gün bir şeyler yapmanıza rağmen yapılacak işler listeniz daha da uzadı mı? Zamanınızı emen bu kara delik, dijital kesintidir. Ortalama olarak her üç dakika on beş saniyede bir yaptığımız işi keser ve farklı bir göreve geçeriz.

Diyelim ki yeni bir blog yazısı yazmaya başladınız ve o sırada bir mail aldınız. Gelen maili okumasanız bile, dikkatiniz dağılmadan önce yaptığınız işe geri dönmeniz ortalama 64 saniye sürer. Günlük olarak aldığınız maillerin sayısını 64 ile çarpın ve gün boyu en üretken saatlerinizden bir ila üçünü dikkat dağıtıcı unsurlara harcadığınızı fark edeceksiniz.

Kulağa tanıdık geliyor mu? Dijital dikkat dağıtıcılar genellikle fark edilmez, ancak hem üretkenliğiniz hem de hedefleriniz açısından zararlı olabilir. Araştırmalar, görevler arasında bu geçişleri yaparken üretken zamanımızın %40’ını kaybettiğimizi söylüyor. Ve bu her zaman bizim suçumuz değil.

Modern online web siteler ve mobil uygulamalar sizi daha uzun süre çevrimiçi tutacak şekilde tasarlanmıştır. Şirketler, dikkatinizi çekerek reklamlar üzerinden para kazanıyor. Bu nedenle bir makaleyi kontrol etmek için beş dakikanızı harcayacak olsanız bile, saatler sonra kendinizi bir başka kedi videosu izlerken bulabiliyorsunuz.

Dijital Dikkat Dağıtıcılarla Başa Çıkmak

Koçlar için dikkat, zaman sizin ana varlıklarımızdan biridir. Ancak çok fazla bilgiye maruz kaldığımızda bunalmış hissedebilir, hatta tükenmişlik riski altında olabiliriz. Her zaman her işin üzerinde olmanız gerektiğini düşünüyorsanız, her danışanın mailini anında yanıtlayabilir, tüm sosyal medya yorumlarınızı okuyabilir ve tüm kısa mesajlarınıza cevap verebilirsiniz. Ama aslında bunun sonu yok.

Zaman Yönetimi

Dijital dünyada zaman yönetimi aşağıdakilere karar vermeyi gerektirir:

  1. Müsait olacağınız ve cihazlarınızı kullanacağınız zamanlar
  2. Belirli bir dijital etkinliğe harcayacağınız zamanlar

Çalışma saatlerimden sonra cihazlarıma bakmamaya gayret gösteriyorum. Çalışma zamanlarımda ise cihazlarımda herhangi bir bildirim yok, iletilerimi her saatte bir toplu olarak kontrol ediyorum. Benzer şekilde, internette geçireceğim zamanı da belirlemeye çalışıyorum. İnternet sonsuzdur, sosyal medya pazarlama araçları da öyle.

Mekan Yönetimi

Mekan yönetimi, cihazlarınızı nerede kullanacağınıza ve nerede kullanmayacağınıza karar vermeniz anlamına gelir. Evimde yatak odası, yemek masası gibi kutsal alanlar var ve buralarda telefonuma ya da bilgisayarıma bakmıyorum. Bu da bana kendimi şarj etme şansı veriyor.

İlişki Yönetimi

İlişki yönetimi, insanların benimle ne zaman iletişime geçtikleri ve ne zaman cevap bekleyebileceklerine ilişkin beklentilerini yönetmekle ilgilidir. Hafta sonları maillerime ve mesajlara cevap vermemeye çalışıyorum. Yeni müşteriler edinmek için iletileri sürekli yanıtlamanız gerektiğini düşünüyorsanız, bunun için dış kaynaklardan destek almayı düşünün.

Kendi Kendini Yönetmek

Son olarak, kendi kendini yönetmek sınırları ve tetikleyicileri bilmekle ilgilidir. Örneğin, bir süre yalnız çalıştığımda ya da yorgun olduğumda dijital dikkat dağıtıcılardan daha fazla etkileniyorum. Dikkat dağılmasının ilk işaretlerinde kendimi çalışmaya devam etmek için zorlamadan yemek pişirmek ya da yürüyüşe çıkmak gibi daha fiziksel aktivitelere geçiyorum.

Sonuç olarak, verecek bir şeyimiz olmadığında başkalarına yardım edemeyiz. Bizim için inanılmaz araçlar olabilecek cihazlarımızı yönetmeli ve onların bizi yönetmelerine izin vermemeliyiz.

Anastasia Dedyukhina, PhD